insan kendi çocuğunu karısından / kocasından kıskanır mı, bence kıskanabilir, yani şimdi düşününce olabilir diyorum. yok be öyle şey olur mu diye kestirip atmıyorum çoğunuz gibi. neden kıskanabilir insan çocuğunu?
bunu açıklamak için önce bir noktada anlaşmamız gerekir. şimdi ortada eğer bir çocuk meselesi varsa akabinde ya bir evlilik var ya da uzun zamandır süren ve süreceği öngörülen bir hayat arkadaşlığı. sıfatı bana fark etmez fakat ikisinden biri var kesin. ikisinden biri varsa, karşımızdakinin şu kafaya ulaşmış olması lazım bir kere:
sen benim malımsın, ben de senin.
bu saatten sonra sen kendinden önce bana aitsin. bunun bilincini her zaman içinde taşıyacaksın. sonrasında kendine sahip olabilirsin ama önce ben geliyorum. kendinle ilgili (vücudun, kariyerin, saçın hatta ruh halin) herhangi bir değişiklik yapmadan önce benim onayımı alacaksın, ben de senin.
e ozan bu senin daha evvel atıp tuttuğun özgürlük meselesiyle çelişiyor. hani herkes beraberken bile özgür kalabilmeliydi?
sen okuduğunu da anlayamıyorsun o zaman, otur sıfır. her şeyi tane tane anlatacak mıyız kardeşim, herhangi bir yerden tümevaramıyor musunuz?
ben ne dedim, bunun bilincinde olacaksın dedim. bu demek değil ki, her şeyi bana soracaksın. sana geniş bir alan verdim, takıl kafana göre ama kulağına da o beyaz plastiklerden taktım, sınırlarını bilesin, kenarlara yaklaşınca hatırlayasın diye. sınırı geçip geçmemeyi düşünürken aç bana sor diyorum bir nevi. e tamam işte herkesin yaptığı da bu zaten, normali, olması gerekeni bu diyorsan çık üst paragrafı bir daha oku. gene olmadıysa aç sor anlatayım, çekinme, üşenmem valla anlatırım.
buraya kadar itiraz yoksa devam edelim. ha varsa, zaten çocuk meselesine de çok vardır, helalleşelim o zaman, karşılıklı iyi dileklerimizi alıp verelim, öpelim sahte sahte devam edelim. daha yolumuz uzun, erken çıkalım.
böyle kaynaşmış bir halde sürerken hayatlarımız, tek vücut olmuşken (sevişmek çiftleşmek değil tekleşmektir. - cemal süreyya) o da nesi, bir anda bir bebiş çıkıyor ortaya. bebiş bence bu dünyada başarabileceğin en iyi şey, kendini gerçekleştirmenin en üst noktası. ama, işte orda bir ama var.
ama bir de bakıyoruz hayattaki dublörümüz dikkatini üzerimizden yavaş yavaş çekiyor. konsantrasyonunun hedefini değiştiriyor. yavaş yavaş da değil hatta pardon, bir anda. bıçakla kesilmiş gibi.
olmaz işte öyle şey, kabul etmiyorum itiraz ediyorum. paylaşmak nedir ya, gidin anaokulundaki çocuklara öğretin onu ileride problem çıkarmasınlar diye, ben istemiyorum. hepsi benim olsun.
bunlar olabilir yani bilmiyorum. bak hayal ettik oldu, çok gerçekçi. başımıza gelebilir. belki de çocuk sahibi olmanın bambaşka bir kafası vardır, böyle şeyler hissetmiyorsundur. yine de illaki birilerine olmuştur bu. birilerine olmuşsa bana da mutlaka olur.
günün şarkısı: sagopa kajmer - baytar.
(2'59'') seni içeren masallarım anlatılacak kadar kısa değiller.
1 yorum:
buna bayıldım. okuyucuyu azarlamana da sanki karşılıklı oturup konuşuyormuşuz hissi vermene de süper.. kıskanma olayına gelince ona da tamamen katılıyorum hatta bazen hayalini kuruyorum acaba onun gençliğini kıskanır onun yerinde olmak ister miyim diye..o zaman bi anlığına korkuyorum çocuğum olmasından sonra diyorum ki belki gercekten her yaşın ayrı bir güzelliği var geyiği belki de sadece züğürt avuntusu değildir. yaşıcaz görücez..
Yorum Gönder