taa üniversite yıllarında ilk aldığımdan beri, istatistiğin bir bilim olmadığını düşünüyorum.
hayatımızı bir nebze kolaylaştırdığı doğru, empirik verilerle çalışıyorsun ona da tamam ama benim hatırladığım kadarıyla şöyle bir kural vardı, bir verinin bilimsel sayılabilmesi için:
deney, mevcut konum ve diğer tüm fiziki şartlar korunup tekrar tekrar denendiğinde hep aynı sonucun çıkması gerekir.
şimdi, istatistikte böyle bir şey mümkün değil. bir yazı gelir, bir tura. bir bankonun önünden bazen beş adam geçer, bazen on beş. nasıl olacak o zaman?
öte yandan istatistiğin içine, kaderciliğin aracılığıyla felsefe ve din de giriyor bence.
çünkü n'apıyorsun? bir olayın tekrar gerçekleşme ihtimalini hesaplarken, o zamana kadar gerçekleşmiş olasılıkların yeniden gerçekleşeceğini kabul ediyorsun. eğer ortada kabul etmek varsa, kadercisin bir kere. ama neyi kabul ettiğin de önemli. ya,
evrende mevcut bir sistem olduğunu ve bu sistemin sabit ve değişmez kurallarla işlediğini, hiç bir zaman formüllerinin dışına çıkılmadığını, dolayısıyla t zamana kadar gerçekleşmiş hadiselerin de aynı periyotlarla t+1'de de gerçekleşeceğini kabul edeceksin. ya da,
evrenin tamamının bir yaratıcı tarafından kurulup yönetildiğini, evrende mevcut sistemdeki kuralların değişmemesinin en alt paydada yaratıcı ile ilintili olduğunu, her canlı ve hatta her maddenin varoluşundan yokoluşuna kadar yaratıcının en baştan belirlediği çizgide yol alacağını, aksinin mümkün olamayacağını kabul edeceksin.
bence her iki durumda da kadercisin ve bilimsel değilsin.
diğer bilimlerde de önceden gerçekleşmiş olaylardan faydalanırsın gerçi ama orada tüm deneylerde aynı çıkmış bir sabit vardır, alır onu kullanırsın. o sabit zaten hiç değişmez. istatistikte geçmişte aldığın veriyi, olmadığı halde sabitmiş gibi kabul edersin. ha sonuçta işine yarar mı yarar. ama bu, pi'yi üç alarak hesap yapıp mars'a uzay aracı göndermeye benzer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder