1984, v for vendetta gibi başarılı kitapların (ve filmlerin), bana kalırsa özünü oluşturan "öğrenilmiş çaresizlik"ten bahsedelim.
psikoloji literatürüne böyle bir sendrom girmiş, yirminci yüzyılın ortalarında. sendrom mu denir ona ne denir? "şey" demeyeyim diye sendrom dedim.
seligman abi, üç adet köpek grubu oluşturmuş: kaçış, boyunduruk ve kontrol. kaçış grubunun zeminine otuz saniye boyunca elektrik vermiş ama bir de düğme koymuş. ona basınca elektrik kesiliyormuş. köpekler birkaç denemeden sonra hemen düğmeye basıp elektriği kesmeyi öğrenmişler. boyunduruk grubuna da aynı şekilde elektrik vermiş fakat onlar düğmeye bassa da elektrik kesilmiyormuş. kontrol grubuna elektrik melektrik vermemiş.
ertesi gün bu üç grubun kafeslerini çok alçak bir çitle ayırmış, isteyen bir taratan diğerine zıplayabiliyormuş. sonra da üçüne birden elektrik vermiş. kaçış ve kontrol grubu diğer taraflara atlamışlar ama boyunduruk grubundaki köpeklerin büyük çoğunluğu oldukları yerde durmuş. kabullenmişler yani eziyeti, hiç uğraşmamışlar.
çaresizlik, ya da kötümserlik de diyebiliriz, öğreniliyor demek ki. genlerimizde yok, ona göre.
ilgisiz not: hocam bu ağır roman ne kadar iyi filmmiş, niye daha evvel söylemediniz? müzik, oyunculuk, diyaloglar, hepsi çok iyi.
ilgisiz not 2: müzeyyen senar'ın hastasıyım. beraber uzun uzun rakı içmek istediğim ünlüler sıralamasında giderek yukarı tırmanıyor.
1 yorum:
beraber uzun uzun oturup rakı içmek istediğin ünlülerin bir listesini ve mümkünse nedenleri içeren bir yazı bekliyoruz...
Yorum Gönder