27 Ağustos 2009 Perşembe

özgürüm özgürsün özgür

türbanla üniversiteye girilir / girilmez meselesine şöyle de bakılabilir:
"girilir" topluluğunun elindeki en büyük koz ne? özgürlük.
türkiye cumhuriyeti devleti'nde yaşayan tüm vatandaşların özgürlüğü, bir diğer vatandaşın özgürlük sınırına kadar mevcuttur ama siz bizim kişisel özgürlüğümüzü elimizden alıyorsunuz manasına gelen şeyler söylüyorsunuz.

siz - biz diye ayırmak istemiyorum aslında ama başka türlü nasıl ifade edeceğimi bilemedim.
sizin talep ettiğiniz özgürlük kavramı tartışılır.
şikayetçi olduğunuz özgürlük mahrumiyetini devlet platformunda değerlendiriyorsunuz. biri de gelip sizi din platformunda ne kadar özgür olduğunuza dair değerlendirse sonucun pek bağımsız, hür çıkacağını düşünmüyorum. kendinizi kendi isteğinizle belli kalıplar arasına sıkıştırıyorsunuz fakat o kalıplara inanç, din adını verdiğinizden dokunulmazlık kazanıyorsunuz. tüm toplum, hatta devlet karşısında bir anda eleştiriye kapalı, saygı duyulması gereken bir zemine geçiyorsunuz. tılsımlı kelime "din" i telaffuz ettiğiniz anda. o noktadan ileriye geçilemiyor, eleştirilemiyor, hemen saygı duyuyorum diyerek geri çekilmek mecburiyetinde hissediliyor.

ama ben burda samimiyetsizlik, ikiyüzlülük görüyorum. özel hayatında özgür olmayan birinin özgürlük talep etmesini ihtiyacı olmadığı halde alışverişe çıkma hastalığına benzetiyorum.
bu açı da biraz dar gerçi. özgürlüğün de tam olarak tanımının yapılması gerekli. tartışılır yani, yine de bu samimiyetsizlik dikkatimi çekti.

1 yorum:

Secil dedi ki...

Kesinlikle katılıyorum, ikiyüzlü bir özgürlük isteği var ortada. 2 gün önce Nişantaşı'nda yemeğin yanında ramazan ramazan alkol istedik diye gördüğümüz muamele benim özgürlüğümü kısıtlarken, reddedilmiş talebimin gerekçesi o tılsımlı kelime "din" olduğundan aslında özgür olmayan benim. Onlar ise özgürler, özgürler, özgürler...