diyelim ki evlendin. bir kaç sene sonra bir kızın oldu. kızını büyüttün büyüttün, o da evlendi. sonra iyice yaşlandın, baktın torun sahibi olmuşsun. torunun seninle muhabbet edebilecek, oynayabilecek yaşa geldi. oynadın, oynadın ve bir gün öldün. torunun büyüdü, o da evlendi. bir kızı oldu. zaman zaman muhabbeti geçti, kızına senden bahsetti, seni anlattı. torununun kızı büyüdü, evlendi, bir kızı oldu. bu arada torunun öldü. işte bu noktada sen bittin. torununun kızı seni hiç görmedi, hakkında annesinin anlattıklarından başka hiç bir şey bilmiyor. ve artık kimse seni tanımıyor, hatırlamıyor, senden bahsetmiyor. sanki hiç varolmamışsın gibi. dünyaya hiç gelmemiş hiç bir şey yapmamış, bir şey yaşamamış gibi silindin. sonsuza kadar yoksun bir daha. cumhurbaşkanı değilsen ya da enerjisiz ilerleyebilen arabayı falan icad etmediysen tabii.
çokca tercih edilen başka bir seçenek de, bu gerçeği fark edip, sofuluğa dönmek, imana girmek, kendini allah'a adamaktır. onlar için mevlana'dan geliyor:
allah ile birleşmek demek, senin varlığının o'nunla birleşmesi demek değildir. senin yok olmandır.
işte bu yüzden devlet başkanlarının tarihe geçme isteği, ölümsüzleşmek. bilim dışında başka bir dalda da yok bu. sporda, sinemada, müzikte (istisnaları saymazsak) falan yok. en fazla 2-3 kuşak ilerleyebilirsin onlarda. içlerinde en kolayı yine edebiyat. belki onunla ulaşabilirsin 10 kuşak sonrasına, şansın varsa.
amy winehouse - you know I am no good
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder