1 Haziran 2009 Pazartesi

sınıf sınıf

birilerine bir şeyler verirken (hediye olur, öğüt olur, fikir olur) en çok dikkat edilmesi gereken konulardan biri, bireysel anlamda sınıflandırmaktır ya. kategorize etmek de diyebiliriz. herkes farkında olmasa bile, bilir bunu aslında. yani birine gidip parfüm almak mı daha iyidir, karakterinde öne çıkan çıkıntının altını çizen bir hediye vermek mi? bizim için kişiselleştirilmiş şeyler daha çok hoşumuza gider, açık ve net. pazarlamacılar, toptancılar, turizmciler, perakendeciler, marketing'ciler ve hatta spam mail yazarları bile bunu uygulamıyor mu? bir yerlerden bulup "hi ozan!" diye başlıyorlar mail'e, "do you want to satisfy your woman?" bunları yapabilmek için de kategorize ediyorlar insanları. cinsiyetlerine göre, yaşlarına, gelir durumlarına göre demografiyi kullanıyorlar. mümkün olduğunca küçük sınıflara ayırmaya çalışıyorlar ki hepsini anlayabilsinler, hepsine ulaşılabilsin. sonunda birebir kalacaklar herhalde, herkese tek tek ulaşacaklar. o ne ister, neye ihtiyacı vardır, ne satabiliriz diye bu sefer de ihtiyaçlarını kategorize etmeye başlayacaklar belki. bu futuristik bilimkurguya nerden ulaştım, şurdan:

bilim de en başından beri aynı şeyi yapıyor. kategorize ediyor. bu yeşil yosun, bu eklembacaklı, bu asal sayı, bu katı madde, diğeri sıvı...
her şeyi, herkesi bir sınıfa tıkıştırmaya çalışıyor. uçamayan kuş var mesela, ikiye bölünen asal sayı, oda sıcaklığında likit olan metal var. illa bir yerlere sokuşturuyorlar kavramları. sonrasında bunların üzerlerine basarak ilerliyorlar gerçi, günahlarını almayayım. yapmasalar çay bile içemezdik şimdi. bilimi sonuna kadar savunuyorum, o ayrı. ben bir benzerliği vurgulamak istiyorum sadece.

yani bilim de soyut ve somutları sınıflandırıyor, kategorize ediyor. matematik, fizik, biyoloji, kimya, hepsi... hepsi bunu yapıyor. öte yandan bakınca insanlar da bundan çok hoşlanıyor. kişisel ilgi alaka görsünler, bayılıyorlar. eee yani nereye varmaya çalışıyorum?
biz de sosyal hayatımızda kategorize mi etmeliyiz insanları, oraya geliyorum. teoride sınıflandırıp pratikte de sınıf sınıf gezersek okul müdürü gibi, daha mı başarılı oluruz hayatımızda? bunu az çok yapıyoruz biliyorum, annenin yanında konuştuğunu arkadaşının yanında konuşmuyorsun ama bahsettiğim futuristik bilimkurguya geri dönelim, ya işi daha da ilerletip birer kişilik sınıflar yaratmaya kadar vardırırsak? iş hayatında artı kazandırmaz mı bize? gerçi kimseye bir şey satmaya çalışmıyorum ben, müşterim de yok ama ticaret ticarettir. ya illa sosyal veya iş hayatı ile sınırlandırmayalım canım, her yerde kullanabiliriz bunu. ateş bile yakarım ben kategorize edip.

velhasıl-ı kelam bizim özümüzde var bu sınıflandırma işi. dikkatimi çekti bir anda, dedim niye başka alanlarda da kullanmayalım... bir kavramı alıp alakasız bir platformda değerlendirilmesine ve becerebilenin paranın altında kalmasına yabancı değiliz. bunu da bulan olursa bilinsin, benim fikrimdi, tarih de var yukarıda, bu tarihte söylediydim bunu.

Hiç yorum yok: