14 Haziran 2011 Salı

hayri irdal

ortaokul müfredatına eklemlenmiş ahmet hamdi tanpınar'ın, hiç bir şey olmasa ismi itibariyle, bu kadar komik ve ironik olabileceğini tahmin etmezdim.
"saatleri ayarlama enstitüsü" ile ilgili orda burda okuduğum yorumlara pek katılmıyorum. nedense ısrarla cumhuriyet dönemindeki doğu-batı arasında kalmışlıktan bahsediliyor. bence alakası yok. beceriksiz, güçsüz bir adamın kayıtsızlığından; hem para, hem dostluk, hem de aşk gibi astrolojide önem arz eden tüm konularda dışarıya ve kendine yabancılaşan, ama bunu büyük kara mizahla yapan bir adamdan bahsediyoruz. gerçi ben de sevdiğim her karakteri illa nihilist ilan ediyorum. ama hayri irdal'ın en sevdiğim tarafı, diyalog esnasında kafasından bambaşka şeylerin geçmesi. bir de aşık olunca çok komik oluyor. mesela;

(aşık olduğu patronunun karısı selma hanım'ı hasta ziyareti esnasında)

- geçmiş olsun efendim...

şakaklarım atıyor. bir şeyler daha bulup söylemem lazım. fakat ne söyleyebilirim? küçük kızımın bu sabah ateşi otuz sekizdi, yüzü çok değişikti. fakat selma hanım'a bunlardan ne? şimdi ben evimde olmalıydım. ama burada olduğum için mesudum.
...
...
hastalık muhakkak ki yakışıyor. aksırma hiç güzel olur mu? amma, elimden gelse alıp götüreceğim, yatağımın baş ucuna avize diye asacağım.


- üşüyeceksiniz hanımefendi!
- hayır. oda sıcak.


oda sıcak, fakat siz yine örtünün, kollarınızı, boynunuzu, göğsünüzü örtün. yatakta örtüler altında şekliniz kaybolsun. vücudunuzu gizleyin ki bu köpek sadakati bende devam etsin. yoksa, yoksa...
...
...
bir kahkaha daha. bu kahkahayı da götürmeliyim. fakat bunu nereye asarım?


bir de ilk karısı emine'yi sevdim. çok iyi kadındı.

1 yorum:

Avukat dedi ki...

Fırat Budacı'dan sonra okurken kahkaha attığım tek kitap.