marianne faithfull'un aktrislik de yaptığını biliyor muydunuz? hayır bilmiyordunuz. bugün bir filmini izleyene kadar ben de bilmiyordum. neyse o kısım önemli değil zaten başka bir yere bağlayacağım.
filmde marianne muhtemelen elli yaşında ve torununun hastane masraflarını karşılayabilmek için bir strip club'da çalışmaya başlıyor. yani film bunun üzerine kurulu. ana hikaye bu. aslında marianne çok sevgi dolu bir babaanne, çok mutaassıp bir insan ama zorda kalınca, mecbur olunca n'apsın, gidip strip club'da şimdi burada yazamayacağım şeyler yapıyor. hepsi site ismi yüzünden. site isminde tc kimlik no'ma kadar vermeseydim daha neler anlatacaktım.
velhasıl marianne bu club'da çalışmaya başlayınca mecburen orda faaliyet gösteren diğer kızlarla ve patronla da tanışıyoruz. aslında hepsi çok iyi insanlar. işinde gücünde prensip sahibi adem evlatları. onların da hayalleri var, onlar da iş çıkışı beraber kahve içmeye gidiyorlar, evde çoluk çocuk var. ama hayat zorla bu yola sokmuş, o yüzden çalışıyorlar. benim ifrit olduğum nokta da burada başlıyor.
kardeşim neden yönetmenler, yazarlar, senaristler olarak bizi sürekli bu yalana inandırmaya çalışıyorsunuz? bu misyonu omuzlarınıza kim yükledi? orospular, katiller, tecavüzcüler, hırsızlar, senin benim gibi insanlar değiller. annemizin bize taa en başta öğrettikleri doğru, onlar kötüler, şimdi bu yaştan sonra nerden çıktı bu aslında onlar da sizden muhabbeti? kötüler kardeşim onlar kötü, biz iyiyiz. aramızda kalın bir çizgi var. eyvallah çoluğu çocuğu vardır, tabii ki isteyerek çalışmıyordur ama onlar baştan bu kararı verebilecek kadar aptallar/cahiller/karaktersizler/korkaklar/güçsüzler. biz iyiyiz, seçimimizi yapmışız, aramızdaki farkı da öğrenmişiz, bu saatten sonra niye bildiklerimizi unutalım?
ben şimdi nasıl gidip birini öldüreyim? birinin canını almak kolay mı be, bir eleman ailemden birini kasıtlı olarak öldürmedikçe, ben nasıl gidip bir insanın boğazını keseyim? yapabilir miyim, yapamam. ama onlar yapabiliyor.
şartlar ne olursa olsun beni ilgilendirmez, eğer orospuluk yapabiliyorsan beş para etmez bir insan müsveddesisin. ama bu herifler n'apıyor, olayları meşrulaştırabilmek için konuyu işliyor da işliyor, ısındırıyor da ısındırıyor bizi karakterlere. sonra millet alışıyor mevzuya, lan acaba normal mi diyor. normal değil hocam normal olamaz, orospular senin benim gibi değil bak tekrar altını çiziyorum, uyanık ol.
sonra açıksözlülüğün anlam kaybı var. marianne'in mahalleden arkadaşları bir zaman sonra iyice merak etmeye başlıyorlar, bu kadın ne iş, eskiden hep evdeydi, nerde iş buldu, n'apıyor diye soruyorlar devamlı. bir gün yine bir altın gününde sorduklarında kendinden çok emin şekilde anlatıyor her şeyi marianne. gururlu bir ifade söz konusu hatta. strip club'da şunu şunu yapıyorum diyor, detay da veriyor iyice ki kuşku kalmasın. biz de kuşbeyinli izleyiciler olarak diyoruz ki vay be, görüyor musun bak delikanlı kadınmış, çat çat söyledi her şeyi, utanmıyor yaptığı işten, utanmayacaksın tabii abi, insan yaptığı işten utanır mı, helal olsun kadına... diyoruz. gerizekalıyız çünkü. kadın orospu olduğunu itiraf etti diye dürüst, karakterli, güçlü biri mi oldu? hayır, ne iş yaptığını söyleyen bir orospu oldu. o kadar. açıksözlülüğü ona bir katma değer kazandırmadı. siz de çok düşüyorsunuz bu hataya bak, yapabildiğim zamanlarda uyarıyorum, insanlar zaten doğruyu söylemek, açıksözlü olmak zorunda. bunu vurguladıklarında onlara ayrıca prim vermeyeceksin arkadaşım.
şu anda bunu dinliyorum. siz de okurken dinleyin, aynı kafada olalım.
7 yorum:
"like" dugmesi nerde bu blogun yaw... Gecen TV'de bi belgesel vardi, gayet tarafsiz hem de, Nevada'da cok luks bir genelevde calisan kadinlari cekmisler bole bir sure. Roportajlar filan. Direk tembellik/umursamazlik arti kolay para pesinde olmak iste.
Ama bir de enteresan, cogu zaten seks bagimlisi ya da nemfoman olduklarini soyluyorlar, zaten bu isi yapmasak da sokak sokak dolasip adam arayacagiz, burda hem de ustune para aliyoruz filan. O da enteresan bi yonu isin, filmlerde hiz boyle demezler ama.
bu ara döktürüyorsun çok kıskanıyorum..buna zaman ayırmayı özledim.. neyse konumuza dönecek olursak.. yukarıda kimliği belirsiz ark.in da belirttiği gibi bu işi severek yapanlar da mevcuttur elbet ama ben sizler kadar katı olamam üzgünüm. çizgilerimi esnek tutup herkesi anlamaya çalışmayı tercih ederim. Kaldı ki hayat tuhaf, sen farkında olmadan kendini çizginin diğer tarafında bulabilirsin..
Bir gün birini öldürmek zorunda kalabilirsin ya da başkalarının canını yakabilecek yalanlar söyleyebilirsin ama bu seni bütün olarak kötü yapmaz. bence kötü insan diye bir kavram yok zaten.. bazen seçim şansın olmayabilir ya da bazen aptallık edebilirsin.. kimse mükemmel değildir. dahası mükemmel diye bir kavram da yoktur aslında.. kime neye göre mükemmel.. hepimiz renkleri oluşturuyoruz işte..aksi halde dünya sıkıcı bir yer olurdu.. bir bakıma kominzm de bu yüzden tutmadı diyebilriz.. burdan sonrası uzadıkca uzar o yüzden susuyorum artık..
Ayrıca evet açıksözlülük her zaman prim yapar çünkü insanlar kendilerine karşı bile açıksözlü, dürüst değiller.. bazı şeyleri itiraf etmesi zordur. Bunu itiraf ediyor olması beni etkiler şahsen. alışık olduğumuz bir durum değil zira..
bu arada pulp'ı hiç sevmedim ama radiohead severim..özellikle de bu parçasını..harika bir seçim
ayrıca işin bu yanına hiç girmek istmezdim..çok klişe ama değinmeden de edemeyeceğim..kötü diye üstüne basa basa vurguladığın hayat kadınları sayesinde biz kadınlar daha rahat dolanabiliyoruz etrafta.. ki bu kadınlara rağmen her gün tecavüze uğrayan kadınlar var.. bir de hayat kadınların olmadığını düşünsem başımıza erkeklerin kontrol edilemez dürtülerinden dolayı neler gelirdi bilemiyorum..
bence sen, yüzyıllardır devam eden bu meslek seçimini eleştirmek yerine bence aramızda namusluyum diye dolaşmak suretiyle etrafındakileri gerek maddi gerekse manevi olarak sömüren kadın ya da erkekleri eleştirmelisin..
Kotu iyi bilemem, benim tamamen katildigim nokta "baştan bu kararı verebilecek kadar aptallar/cahiller/karaktersizler/korkaklar/güçsüzler" kismiydi. Kotu senin ahlak anlayisina kalmis bir kavram.
Onun disinda o ortalikta namuslu diye dolasip sonra sirf parasi icin birileriyle beraber olan, surekli pahali hediyeler bekleyen, bir an once birisine yamanip kendine baktirabilmek pesinde oldugu icin evlilik budalasi vs. vs. hatunlarda ayni kulvarda zaten bana sorarsan. Tek fark biri her gece baskasina satiyor ayni mali, digeri her gece ayni kisiye. Arkadaki mantik ayni ama. Kendini mal goruyor bi kere, nasil sen ben gibi olsun o insan?
Ha, bi de bu ise zorla sokulmus olup da cikamayanlar var, Taken diye bi film izledim dun, oyle bir ceteyi anlatiyor, insan ticareti filan. O ayri bi dava ama, biz bu isi bile bile yapanlardan bahsediyoruz.
sayın kimliği belirsiz,
niçin insanların seçimlerinden bu derece rahatsız olmaktasınız anlamış değilim. Size ne gibi bir zararı dokunmaktadır bu durumun? İster severek yapsın ister nefret ederek benim bir insana bakışım, sadece hayatını idam ettrmek için sectiği yolla (mesleğiyle) sınırlı değil. Ha ben bu tarz insanları hayatıma sokar mıyım.. hayır, mümkünse sokmam..ancak yaptıkları iş nedeniyle kendilerini yargılama cüretini de kendimde bulamam. Demokrasinin tanımı basittir. Sen, yumruğunu ancak burnumun ucuna kadar yanaştırabilirsin, burnuma değdiğin anda benim özgürlük alanıma müdahale etmiş olursun. Fahişeler benim hayatıma hiç bir şekilde müdahale etmediğine göre benim açımdan sorun yok. dileyen istediği gibi yaşasın.. kimse kimseyi kalıplara sokmaya çalışmasın.. kimse secimleri yüzünden baskalarını hor görmesin.. zira ananemin çok sevdiğim bi lafı vardır 'ne oldum demiceksin ne olacağım diceksin..
Heh, karsi biseyim yok yahu, goruldukleri yerde vurulsunlar demiyorum. Demokrasi geregi onlar da yasasin, ne yaparlarsa yapsinlar, derdim diil tabii ki. Ama benim demokratik olarak hakkim da onlari sevmemek ve tasvib etmemek.
Ayrica tabii ki hor gorebilirim baskalarini secimleri yuzunden, adi ustunde, secim bu. Yapiyorsan, arkasinda duruyorsun, senin hakkinda birsey soyluyor o secim. Ayrica her secimi yapan esit degil. Ayni parayi kazanmak icin dogru durust calisanla kolayina kacip kendini pazarlayan (bir yada cok kisiye, ayni halt) esit degil, bu kadar. Hah, gelir karsima, kufur mu edicem, yoo, o ayri. O da insan. Ama ne sempati duyarim ne onaylarim, orda baska turlu bir insan iste.
Ne olmusun ne olmamisin alakasi yok bunun. ben kalkip orospu/jigolo olacak degilim. Benim ya da ailemin/sevdiklerimin hayatini korumak icin degilse katil de olacak degilim. Olanlara saygim yok bu yuzden.
hukuk da 'susmak' çoğu zaman kabul etmek anlamına gelir.. sırf o yüzden sana cem yılmazdan bir alıntıyla cevap verme ihtiyacı duyuyorum. ''İnsanoğlu jöle kıvamında... laf söyleyince hafif sarsılıp, eski haline geri dönüyor. Kimseyi değiştiremiyorsunuz.'' anlıyacağın boşuna yormayalım parmaklarımızı..selametle :)
Yorum Gönder