arkadaşlarını, tatile gelirken yanında diş macunu getirenler ve getirmeyenler olarak ikiye ayırabilirsin.
diş fırçası getirip de diş macunu getirmemek hadisenin üzerindeki unutkanlık bahanesini ortadan kaldırıyor. burada bir bencillik, faydalanmacılık söz konusu. diş macununu arkadaşının asgari müşterekten sayıp her seferinde yanında getireceği tahminiyle yanına almamak üç, beş, on beş tatilden sonra terbiyesizlik sınırlarına dayanabilir, arkadaşlığı zedeleyebilir.
ben şimdiye kadar hep 'getirmeyen' grubuna dahildim. her gün dişlerimi fırçaladığıma göre, demek ki her seferinde birileri mutlaka getiriyordu.
son tatil için bavulumu toplarken diş macunum gözüme çarptı. sıhhi alet çantama sığıyordu. bitmesine az kalmıştı. neden bu defa da ben götürmeyeydim? ordayken biterdi, atar ve geri getirmek zorunda da kalmazdım. görev bilincimle çantama ekledim, fermuarını kapattım.
otele varınca anlaşıldı ki, benden başka hiç kimse diş macunu getirmemişti. arkadaş grubu olarak çıktığımız belki 58 tatilde dişlerimizi hiçbir gün fırçalamamazlık etmemiş ama diş macununu kah ali, kah veli, kah ben getirmiştim, sorun hiç çıkmamıştı. demek ki biz iyi arkadaştık, diş macunu paydasında bile birleşebiliyor, yalnız kalmıyorsak, nerede sorun çıkabilirdi ki?
şampuanda. kimse şampuan getirmemişti. kimi kepeğe karşı etkili, kimi saç dökülmesine karşı, kimi de vücut şampuanını saç şampuanından ayrı kullanmak istiyordu. sonunda ortak bir şampuanda karar kılıp aldık. fakat şampuanın odalararası dolaşımında sıkıntı çıktı bu sefer de. poşetlere böldük, pet şişeleri kestik yine de arkadaşlığımızdan ödün vermedik.
şampuan, diş macunu, jöle. bunlar önemli detaylar. tatilde daha da önem kazanıyor.
not: filmekimi'nde izlemediğim, sonradan korsan dvd'sini aldığım snowtown'u mutlaka izleyin. biriyle beraber, yalnız olmaz. özellikle "john"un performansına hayran kalacaksınız.
diş fırçası getirip de diş macunu getirmemek hadisenin üzerindeki unutkanlık bahanesini ortadan kaldırıyor. burada bir bencillik, faydalanmacılık söz konusu. diş macununu arkadaşının asgari müşterekten sayıp her seferinde yanında getireceği tahminiyle yanına almamak üç, beş, on beş tatilden sonra terbiyesizlik sınırlarına dayanabilir, arkadaşlığı zedeleyebilir.
ben şimdiye kadar hep 'getirmeyen' grubuna dahildim. her gün dişlerimi fırçaladığıma göre, demek ki her seferinde birileri mutlaka getiriyordu.
son tatil için bavulumu toplarken diş macunum gözüme çarptı. sıhhi alet çantama sığıyordu. bitmesine az kalmıştı. neden bu defa da ben götürmeyeydim? ordayken biterdi, atar ve geri getirmek zorunda da kalmazdım. görev bilincimle çantama ekledim, fermuarını kapattım.
otele varınca anlaşıldı ki, benden başka hiç kimse diş macunu getirmemişti. arkadaş grubu olarak çıktığımız belki 58 tatilde dişlerimizi hiçbir gün fırçalamamazlık etmemiş ama diş macununu kah ali, kah veli, kah ben getirmiştim, sorun hiç çıkmamıştı. demek ki biz iyi arkadaştık, diş macunu paydasında bile birleşebiliyor, yalnız kalmıyorsak, nerede sorun çıkabilirdi ki?
şampuanda. kimse şampuan getirmemişti. kimi kepeğe karşı etkili, kimi saç dökülmesine karşı, kimi de vücut şampuanını saç şampuanından ayrı kullanmak istiyordu. sonunda ortak bir şampuanda karar kılıp aldık. fakat şampuanın odalararası dolaşımında sıkıntı çıktı bu sefer de. poşetlere böldük, pet şişeleri kestik yine de arkadaşlığımızdan ödün vermedik.
şampuan, diş macunu, jöle. bunlar önemli detaylar. tatilde daha da önem kazanıyor.
not: filmekimi'nde izlemediğim, sonradan korsan dvd'sini aldığım snowtown'u mutlaka izleyin. biriyle beraber, yalnız olmaz. özellikle "john"un performansına hayran kalacaksınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder