9 Mart 2011 Çarşamba

yazışma

firmamızdan dışarıya çıkan her yazıyı ben yazarım, ben yazmadıysam kontrolü benden geçer, öyle çıkar.
dolayısıyla gelen cevaplarla da ben muhatap olurum.
yazışmalarımız çoğu zaman devlet kurumlarıyla, nadiren de büyük, kurumsal firmalarla olur.

ikisini birbirinden ayıran bariz özellik, (ilginçtir ki) devlet kurumlarından gelen cevaplarda imla hatası ya da ifade bozukluğunun nadir olmasıdır. kurumsal firmalarda hata çoktur.

fakaaat her ikisinde de ortak olan bir şey vardır ki beni sürekli, yine, yeniden deli eder: içinde kibir bulunduran nezaket.

bana göre sek kibir, içinde kibir bulunduran nezakete yeğdir. daha dürüsttür, samimidir hiç olmazsa. öteki midemi bulandırır.

devlet memuru orta-üst düzey bürokrat, "beni memur diye hor görme. çok derin, tecrübeli ve kesinlikle senden daha bilgiliyim, özel sektörde olsam şimdiye paranın altında kalmıştım" mesajı verir. her paragraf sonunda yapar bunu. mutlaka her paragrafın sonunda hissedersiniz.

kurumsal firmada çalışan profesyonelin mesajı daha açıktır: "biz sizden çok daha büyüğüz, sizi pek iplemiyoruz". çalıştığı firmanın kurumsal kimliğini kendi karakterinde eriten geri zekalı sayısı tahmin ettiğinizden çok fazladır. ve beni mutlaka bulurlar.

yazdığım her yazıda illaki menfaatim yoktur. yeri gelir başka amaçla da yazışırım. peki, menfaatim bile olmamasına rağmen; yazıştığım bürokrat ya da profesyonelle empati kurmaya, nezaketi eksik etmemeye çalışan ben, aldığım cevaplarda neden sürekli o kibiri hissederim? çünkü insan nüfusunun yüzde doksan dokuzu komplekslidir. diye avutuyorum kendimi.

bir gün, o uzun cümlelerle, imla hatalarıyla, gerekli-gereksiz kelimelerle kendini çok iyi ifade ettiğini düşünenlerden birinin yazısını kırmızı kalemle düzelterek, "daha çok çaba göstermelisin" notunu yazıp geri postalayabilirim. düşünüyorum bunu.

2 yorum:

Anonymous dedi ki...

Çok güzel olmuş. Bugüne kadar yazdıkların arasında en iyi 5 listesine girer. Hem de üst sıralardan....

Kompleks herşeyin müsebbibi.

Anonymous dedi ki...

kompleks o kadar da kotu bir şey değil ozan kardeşim