24 Mart 2010 Çarşamba

lale

lale mansur diyor ki;
demokrasi, özgürlük, fırsat eşitliği, kürtlere eşitlik. tam şimdi diyor, ntv'de.

ben senin memelerini gördükten sonra hangi dediğini dinleyeyim, seni hangi noktaya kadar ciddiye alayım ki lale? artık sen benim için memesin. bir değil, iki değil, üç - dört filmde görmüşüm memelerini. şimdi taş atan çocuklar diyor, diyarbakır cezaevi diyor. "sanatçı" kontenjanından çıkarmışlar, bunu da susturamıyoruz. bu sanatçılık ne meslekmiş arkadaş, hepsi ne kadar güzel anlatıyor, biliyor.

hepsi de çok zor şartlarda, güneydoğu'da film çekiyor, ve çekerken çok eğleniyorlar. ama mutlaka polisle bir olayları oluyor, bunu da ilk çıktıkları programda keyifle anlatıyorlar. bizim ışıkçıyı militan diye alıp götürdüler hahaha. yönetmeni provakatörlükle suçlayıp karakola götürdüler hahaha. bizi miting için toplandı zannedip dağıtmaya çalıştılar hahaha. düşünebiliyor musun bu devirde kameralarımızı toplayıp incelemeye aldılar hahaha. cep telefonum çalındı diye, ölüm tehditleri alıyorum diye koşa koşa gidiyorsun ama karakola? o zaman çok ciddisin? o zaman sana çok iyi davranıyorlar?

verelim kurtulalım, herkese verelim istediklerini, sırf sonra ne bok yiyeceksiniz diye görmek istiyorum.

kürk mantolu madonna: sabahattin ali'nin bu (kendi deyimiyle) uzun öyküsünü tavsiye ederim, okuyun. şaşırdım, bu kadar iyisini beklemiyordum. benim ilk okuduğum hikaye, yanlış hatırlamıyorsam, ömer seyfettin'in "and"ı idi, sene 1988. hiç bir yere bakmadan söylüyorum, hikaye "ben gönen'de doğdum" diye başlardı. "b"si böyle yarım sayfayı kaplayan eski cilt kitaplardandı. yıllar sonra tekrar aynı zevki verdi sabahattin. ve kitabı bitirip kapattığınızda (ikinci ya da üçüncü gece) kahraman kadar üzüldüğünüzü fark ediyorsunuz.

1 yorum:

gulfem dedi ki...

böğüre böğüre ağlatmıştı beni diye hatırlıyorum.biraz da burukluk bırakmıştı. öyle kalmış aklımda.