30 Ocak 2011 Pazar

nefret

'nefret ediyorsan hala bir şeyler hissediyorsun demektir, tamamen unutmuş olsan hiç aklına bile gelmez, nefret falan edemezsin' fikrini ilk ortaya atan geri zekalıya sesleniyorum:

evet bir şeyler hissediyorum, nefret. kin. sen bunu kastetmiyorsun tabii.
bence sen kendini doğru ifade edemiyorsun, aramızdaki anlaşmazlık buradan çıkıyor olabilir. senin söylemek istediğin sürekli lineer bir çizgide devam eden ve her gününün belli anlarında aşağıdan kafasını uzatıp kendini hatırlatan nefret olmalı. bak öyle dersen bir ölçüye kadar katılabilirim. neden bi yere kadar? çünkü her on dakikada bir zihnini meşgul eden her şeyi sevmek zorunda da değilsin. sen, zihnini bu kadar meşgul ediyorsa demek ki seviyorsun, bu bunun kanıtıdır diyorsun muhtemelen. ama benim beynimi 6 ay önce kullandığım kredinin faiz ödemeleri de sürekli meşgul ediyor olabilir. halbuki bankayı da faizi de sevmiyorum? hatta nefret ediyorum işte? ama sürekli kafamı meşgul edebiliyor. demek ki neymiş, kafamı kurcalayan her şeyi, her insanı sevmek zorunda değilmişim. senin söylediğinin doğru olduğu alternatifler de var tabii. ben sadece tersini ispat edip bunun mutlak doğru olmadığını söylemeye çalışıyorum canım.

he ama sadece onu değil, genel parantezde, sık sık hatırlamasan da, eğer birinden nefret ediyorsan mutlaka ona karşı bir şeyler hissediyorsundur diyorsan zaten akraba evliliğisin.
ben, hiç aklıma gelmeyen ama adı anıldığı ya da bana sorulduğu sebebiyle hatırladığım birinden o anda yeniden nefret edebilir, bunu sorana söyleyebilir, bir dakika sonra yeniden unutabilirim. birisi bana kötülük etmiştir, ondan nefret etmişimdir ama bu, şu anki hayatımda bir problem teşkil etmiyordur? bunda anlamayacak ne var güzel kardeşim?

sene 1997. ingiltere'de yaz okulundayım. akşam tv 'mute' modundayken, yani hiç duymadan izlediğim klipteki kadını (grubun üyesi bile olmamasına rağmen) çok beğendiğim için ertesi gün okul çıkışı virgin'e gidip belki albümün iç kapağında falan resmi vardır diye alıyorum. o sıralar sanırım internet yaygın değil. eve geliyorum, albümü discman'ime takıyorum ve nedense, birinci şarkı olmamasına rağmen, ilk bu çalıyor. o günden beri bush dinlerim. sesi kurt cobain'i hatırlatıyor.

8 yorum:

birinin benden dedi ki...

nefret etmesini hiçbir şey hissetmemesine tercih ederim. nefret bir his sadece, yani aşk değil sevgi değil sadece bir his, olumsuz bir his de olsa karşındakinin varlığını kabul ettiriyor sana, yani o kişi var ve o kişi senin umrunda. Eğer nefret yok, sevgi de yoksa sen de yoksun zaten, yoksun işte, hiçsin, ki bu birine yapılabilecek en berbat şey, bakıp da görmemek gibi, Allah'a inanmamak gibi

Nihat Sirdar dedi ki...

Sevgili yazar, yine muthis gozlemler, yine muthis analizler..aynen bu sekilde devam et..

cin ayse dedi ki...

en büyük aşklar nefretle başlar bence.

hediyepaketi dedi ki...

cin ayse bak yazarı sinirlendireceksin o ne diyor sen ne diyorsun olmamış iyi okumamışsın

cin ayse dedi ki...

bu benim fikrim sevgili hediyepaketi. sen hiç aşık olmadın sanırım.

hediyepaketi dedi ki...

ne aşkı benden nefret eden bile yok:p

cin ayse dedi ki...

ben senden nefret edebilirim. ama aşka dönüşmez söliim.

hediyepaketi dedi ki...

kırıcı oluyosun sefgili cin ayse ,hassas noktamdan vurdun sefgililer günü ertesii