nick hornby'nin "31 şarkı"sını bitirdikten sonra bu yeni nesil edebiyat şeysinden biraz sıkıldığımı fark ettim. her ne kadar nick tam anlamıyla bu gruba girmiyorsa da, yedeği sayılır.
nedir kastettiğim (ve tamamen kıçımdan uydurduğum) yeni nesil edebiyat?
türkiye'den örneklendirirsek fırat budacı, umut sarıkaya, mizah dergileri, ekşi sözlük, nil karaibrahimgilvari köşe yazarları (bir yerlerde gözüme çarpmıştı köşesi, belki artık yazdırmıyorlardır, bilmiyorum), sık takip edilen blog'ların çoğunluğu vs...
çoğunlukla mizaha, ama hep aynı tarz mizaha dönük edebiyat. gözlemcilik, detay keşfetmecilik, genellemecilik tabanı üzerine kurulan, sonrasında kendinden benzer örnekler vererek samimiyetine inandıran (ve kendini aşağılayarak okuyucudan "mütevazilik" cephesinden puan toplayan), alt yekünde ise söylenmek istenenin söylendiği yazı biçimi. hafiften kabak tadı vermeye başladı. nerde o 18., 19. yüzyıl edebiyatı kafasında değilim hiç. ama orda bu kadar çok tekrar yoktu sanki. ya da son zamanlarda bu dönemden çok okudum, bilmiyorum.
yine de; okuduğum kitaplardan gereğinden fazla etkilendiğimden, 31 şarkı'yı bitirdikten sonra ben de kendi müziğimin kronolojisini ve bendeki etkilerini anlatmak istediğime karar verdim. başladım, daha 16 yaşıma gelmememe rağmen sayfalar tuttu, bıraktım. ama ne anlamış oldum? müzikten çok etkilenmişim, etkileniyorum, etkileneceğim.
rolling stones - paint it black
1 yorum:
Sende aynı üslupla ve aynı edebiyat şeysiyle yazmaya çalışıyorsun, farkında diil misin?
Yorum Gönder