31 Mayıs 2012 Perşembe

thy emekçileri

en az sekiz - dokuz senedir söylüyorum, devlet memuru grev ya-pa-maz.
300 küsür thy çalışanını işten çıkartmışlar, çıkartırlar tabii.

onlar da insan, işçiler yapabilirken onlar niye yapmasın, onlar ne şartlarda geçinmeye çalışıyorlar biliyor musun, devlet bütçesinden genelkurmay'a aktardığının onda birini akta... diyenler olacaktır. üzülmeyin, bu sizi geri zekalı yapmaz.

peki evinize hırsız girdiğinde karakola koşup polisin greve çıktığını görmek, hastaneye gittiğinizde keza, hadi örnekleri çok istisnai seçmeyelim, nüfus müdürlüğünden nüfus kağıdı sureti almak istediğinizde alamamak, toplu taşımayı kullanamamak, tüm bunların sık sık tekrarlanması sadece gündelik hayatımızı rezil etmez. bence daha önemli bir sorun yaratır:

o zaman biz neden vergi ödüyoruz?
maaşlı - maaşsız çalışan herkes devlete kazandığının önemli bir payını veriyor. ne için veriyor? öncelikle can güvenliği. sağlık, eğitim, huzur ve düzen için veriyor. en lazım olduğu zaman devlet orda yoksa ben neden hayatım boyunca bu saçmalığa para ödeyeyim? ve grev yapıldığı gün, mutlaka birileri için en lazım olduğu gündür.
biz bir grup arkadaş toplanmışız ve yaşımız küçük olduğundan, bizden hem yaşça hem de bedenen büyük birine bizi kollaması için her ay para ödüyoruz. ama lazım olduğunda abimiz ortadan kayboluyor. ben arkamı yaslamak isterim. sorunlarımı çözmesini isterim. 24 saat ulaşılabilir ve yardıma hazır olduğunu düşünmek isterim. devlet kavramı budur. ve devlet bu yüzden tatile çıkamaz.

memur adam sendika - toplu sözleşme haklarını kullansın, hükümetle pazarlık yapsın, tamam. ama grev olmaz. işini aksatmak, ben bugün yokum demek olmaz.

21 Mayıs 2012 Pazartesi

artı 18

bazı filmler gibi kitaplar da 18'den küçüklere yasaklanmalı. niye yok bu? bence filmlerden daha tehlikeliler. misal;

1- neredeyse rus yazarların tamamı. belki sadece nabokov'a izin verilebilir. o da rus'tan sayılmaz zaten.
2- steinbeck. steinbeck'in tüm kitaplarını 13-16 arası okudum, hiçbir şey anlamadım. sadece kafam karıştı. sonraları tekrardan okumak zorunda kaldım. bazılarına da üşendim, yazık oldu.
3- oğuz atay.
4- nietzsche. okusa da anlamaz gerçi, daha az tehlikeli o yüzden.
5- albert camus. en tehlikelisi olabilir. çok basitçe, tane tane anlatıyor çünkü.

aklıma geldikçe ekleyebilirim. peki 18'den evvel mutlaka okunması gerekenler?

1- kessssinlikle edmondo de amicis - çocuk kalbi. mutlaka.
2- ömer seyfettin'in tüm hikayeleri
3- küçük kemancı. (eleanor h. porter'miş)
4- enid blyton'ın tüm kitapları.
5- oliver twist
6- tarzan. (beni çok etkilemişti, bilemiyorum)

polis

yaşlandığımı alışveriş sepetimden de anlayabiliriz.
artık sadece kola, makarna ve çikolata yok. meyve var, türlü türlü sebze var, tahıllı ekmek var, lavabo aç bile var. hiç şeker-çikolata yok.
artık torbaları yerleştirirken yoğurdu en üste koymak var, poşetleri içeriklerine göre ayırmak var, torba taşıtmak ve taşıyan elemana bozuk para ayırmak var.

ve fakat araba?
araba yerinde yok. elinde poşetlerle sokağın ortasında kalmak var.
işte o anda "içimdeki çocuk" tekrar dışarı çıkar.