içine kasko, sağlık sigortası, deprem sigortası dahil her şeyi alan sigorta sistemi ile ilgili fikir beyan etmem lazım:
eğer,
bu milyar dolarlık, birbiriyle iç içe geçmiş bir sektörse, adam burdan
bu kadar para kazanıyor, grup fonları oluşturup onları bile birbirine
bağlıyorsa, demek ki tüm sigortalarımı iptal ettirerek uzun vadede,
adamın benden edeceği karı kendi cebimde tutarak daha menfaatli
olabilirim? bu sisteme taa en başından hiç bulaşmasam, hayatım boyunca
sahip olacağım x arabayı, y evi, kendimi, çocuğumu, iş yerimi vs.
sigortalamasam ve birer kere arabam çalınsa, iş yerim soyulsa, ameliyat
olsam, yine de karlıyım muhtemelen? peki bunu büyük araba kiralama
devlerinden hiçbiri denemiş midir? 10 bin arabamın sigortasını iptal
ediyorum, 10 sene içinde kesin daha karlı çıkarım dememiş midir? bu, çok
mu risklidir?
düşününce şuraya gelebiliriz: işin içine şans faktörünün girdiği,
olayda kontrolünün sınırlı olduğu her alanda, bu olayı organize edenler
kazanıyor, gelip sonradan dahil olanların çoğunluğu kaybediyor. her
zaman. [
the house always wins.]
sigortacı adam hem şansla direk bağlantılı, hem de işin kılıfını
"ticaret"e uydurabiliyor. müthiş. adamı gazinoculukla suçlayamazsın,
kumar oynatmıyor, yaptığı ticarete çok daha yakın. neden? çünkü ordaki
mevzubahis "pasif şans". (
pasif şans: olumlu ya da olumsuz olarak
ortaya çıkması için kişinin çaba sarf etmediği, dürtüklemediği, hatta
hiç beklemediği şans biçimi. mesela yolda belediye çukuruna düşmek.
kaldırımda giderken yerde para bulmak.) o halde pasif şansın ticaretin
içine sokuşturulabileceği başka bir sistem yaratmak lazım. sigortacı,
pasif olumsuz şans ile ilgilenmiş. bunun yaratacağı rahatsızlığı ortadan kaldırmaya oynamış. peki biz de
pasif olumlu şans üstüne gitsek? mesela yerde para buldun, ne güzel şans, ne mutlusun. peki biz nerde devreye giriyoruz? düşünmem lazım.
not: 13 tzameti'yi tavsiye ederim. yay gibi gerildim filmi izlerken.