30 Kasım 2011 Çarşamba

ziya paşa

gazeteci-spiker-yazar-sunucu ve benzeri medya üyelerini, ayinesi iştir kişinin; lafına bakılmaz vecizesine davet ediyorum. konuyu ekran başında söylemek, lafını bir cümlede geçirmekle bir yere varılmıyor. adı üstünde, lafta kalıyor.

ama mutlaka; onların da işi bu zaten, konuşmak, haber vermek, işlerini yapıyorlar, diyecek bir geri zekalı çıkacaktır.
o zaman kimse işini yaptığı için ekstra bir saygı, ekstra bir aferin beklemesin kardeşim. adam hem işini yapıyor hem de kendini yardımseverden, cesurdan, iyi yürekliden sayıyor. yok öyle.

29 Kasım 2011 Salı

sigorta

içine kasko, sağlık sigortası, deprem sigortası dahil her şeyi alan sigorta sistemi ile ilgili fikir beyan etmem lazım:

eğer, bu milyar dolarlık, birbiriyle iç içe geçmiş bir sektörse, adam burdan bu kadar para kazanıyor, grup fonları oluşturup onları bile birbirine bağlıyorsa, demek ki tüm sigortalarımı iptal ettirerek uzun vadede, adamın benden edeceği karı kendi cebimde tutarak daha menfaatli olabilirim? bu sisteme taa en başından hiç bulaşmasam, hayatım boyunca sahip olacağım x arabayı, y evi, kendimi, çocuğumu, iş yerimi vs. sigortalamasam ve birer kere arabam çalınsa, iş yerim soyulsa, ameliyat olsam, yine de karlıyım muhtemelen? peki bunu büyük araba kiralama devlerinden hiçbiri denemiş midir? 10 bin arabamın sigortasını iptal ediyorum, 10 sene içinde kesin daha karlı çıkarım dememiş midir? bu, çok mu risklidir?

düşününce şuraya gelebiliriz: işin içine şans faktörünün girdiği, olayda kontrolünün sınırlı olduğu her alanda, bu olayı organize edenler kazanıyor, gelip sonradan dahil olanların çoğunluğu kaybediyor. her zaman. [the house always wins.]

sigortacı adam hem şansla direk bağlantılı, hem de işin kılıfını "ticaret"e uydurabiliyor. müthiş. adamı gazinoculukla suçlayamazsın, kumar oynatmıyor, yaptığı ticarete çok daha yakın. neden? çünkü ordaki mevzubahis "pasif şans". (pasif şans: olumlu ya da olumsuz olarak ortaya çıkması için kişinin çaba sarf etmediği, dürtüklemediği, hatta hiç beklemediği şans biçimi. mesela yolda belediye çukuruna düşmek. kaldırımda giderken yerde para bulmak.) o halde pasif şansın ticaretin içine sokuşturulabileceği başka bir sistem yaratmak lazım. sigortacı, pasif olumsuz şans ile ilgilenmiş. bunun yaratacağı rahatsızlığı ortadan kaldırmaya oynamış. peki biz de pasif olumlu şans üstüne gitsek? mesela yerde para buldun, ne güzel şans, ne mutlusun. peki biz nerde devreye giriyoruz? düşünmem lazım.

not: 13 tzameti'yi tavsiye ederim. yay gibi gerildim filmi izlerken.

24 Kasım 2011 Perşembe

samijim abijim

eski yargıtay başkanı sami selçuk, cüneyt özdemir'in programında konuşurken,

"...biz batıdan yasayı alıp getirdik, hukuku değil. bakın arada çok fark var."
"...türkiye'de eyleme yönelik bir cezalandırma sistemi değil, hayat tarzına göre işleyen bir mekanizma var. geçmiş yaşantında yaptıkların göz önünde bulundurularak, kararın etkilenmesi sağlanıyor. halbuki ceza hukuku sadece eyleme dayalı olmalıdır."

dedi.
konuk önemli biri olunca, kelimelerini tane tane seçerek konuşunca, sunucuların bölemeden, kesemeden karşılarında kıvranmalarını izlemekten büyük keyif alıyorum. özellikle sunucudan hoşlanmıyorsam.

ahmet enes - cennet

1 Kasım 2011 Salı

shuffle

eğer yıllardır itinayla biriktirdiğin tüm müzik arşivini yanında taşıyorsan, "shuffle" seçeneği çok can sıkabilir.
güncel bir şarkı dinlerken hoop eski bir kızarkadaşının sana mail attığı şarkı, ordan hoop on beş yaşında bisiklete binerken dinlediğin, hoop kız yurdunda dinlediğin şarkı denk gelebilir, koşarken neye uğradığını şaşırabilir, tökezleyebilirsin. apple çoktandır mp3'lerin üretim tarihlerini görebiliyor, shuffle'a şöyle bir seçenek açsın: sadece 2003 - 2007 arasındaki şarkıları karıştır, mesela. veya kombine de yapabilmelisin. 1999 - 2001 ile 2003 - 2004 arasını karıştır, diğerlerine bulaşma, gibi. mail atıyorum.