feysbuk'da dekoltelerini kesip, fotoğraflarını yarım haliyle koyan kadınlar var. genellikle bikiniliyken. yani biz hepimiz bikinili olduklarını tahmin ediyoruz.
fotoğrafta kendilerini beğeniyorlar, o pozlarının gözükmesini istiyorlar, ama kahretsin ki bikinili fotoğraflarını öyle cümle aleme gösterecek kadar namussuz değiller. hırsızı var uğursuzu var, olmaz.
17 Ağustos 2010 Salı
uzak mesafe
uzak mesafe ilişkilerinde atlanılmaması gereken bir eşik var: uzak mesafeyi kısaltma kararını alma eşiği. diyelim ki artık dayanamadınız, uzak mesafedeki sevgilinizin yanında olmak için onun şehrine taşınmaya karar verdiniz. çok önemli karar baktığın zaman.
konuştunuz, derdinizi anlattınız, yanına gelmek istiyorum, hep beraber olalım istiyorum dediniz. tamam dedi, pılınızı pırtınızı toplayıp, gemileri yakıp, gittiniz. ama olmadı işte. eğer erkekseniz (kadınsanız bilmiyorum, orayı daha düşünmedim), bi' kere kafadan güçsüz duruma düştünüz. yeni bir yerde, bilinmedik bir ortamda, yeni bir akvaryumdaki balık gibisiniz. o sizden daha tecrübeli, konuya hakim. siz uyum sağlamaya çalışan mülteci gibiyken, onun dertlerinin yanına kendinizinkileri de yüklediğinizin farkında değilsiniz. farkında olsanız da yapacağınız bir şey yok, mecburen yükleyeceksiniz. artık hem güçsüz, hem de yüksünüz. bilin bakalım sonunda ne olacak?
aşk her şeyi affeder diyeceksiniz. benim gördüklerim öyle demiyor.
o zaman işin doğasını bozmamak lazım. uzak mesafe ilişkisiyse bırak uzak mesafe ilişkisi olarak kalsın. işin kimyasını değiştirme. yakınını uzağa çevirmeye çalışınca otomatikman problem çıkmıyor mu, uzağını yakınlaştırmaya çalışınca neden çıkmasın?
bir çaresi bulunur.
konuştunuz, derdinizi anlattınız, yanına gelmek istiyorum, hep beraber olalım istiyorum dediniz. tamam dedi, pılınızı pırtınızı toplayıp, gemileri yakıp, gittiniz. ama olmadı işte. eğer erkekseniz (kadınsanız bilmiyorum, orayı daha düşünmedim), bi' kere kafadan güçsüz duruma düştünüz. yeni bir yerde, bilinmedik bir ortamda, yeni bir akvaryumdaki balık gibisiniz. o sizden daha tecrübeli, konuya hakim. siz uyum sağlamaya çalışan mülteci gibiyken, onun dertlerinin yanına kendinizinkileri de yüklediğinizin farkında değilsiniz. farkında olsanız da yapacağınız bir şey yok, mecburen yükleyeceksiniz. artık hem güçsüz, hem de yüksünüz. bilin bakalım sonunda ne olacak?
aşk her şeyi affeder diyeceksiniz. benim gördüklerim öyle demiyor.
o zaman işin doğasını bozmamak lazım. uzak mesafe ilişkisiyse bırak uzak mesafe ilişkisi olarak kalsın. işin kimyasını değiştirme. yakınını uzağa çevirmeye çalışınca otomatikman problem çıkmıyor mu, uzağını yakınlaştırmaya çalışınca neden çıkmasın?
bir çaresi bulunur.
16 Ağustos 2010 Pazartesi
anayasa
ozan sezen üşenmedi, sırf sizin için araştırdı:
referanduma evet mi, hayır mı?
değişikliklere tabi anayasa maddelerinin mevcudunu ve talep edilenleri okudum. her biriyle ilgili, chp'nin neden karşı çıktığına dair bir açıklama aradım ama bulamadım. açıklama yapıldıysa da internette yok. tam chp'lik bir durum aslında. karşıyım ama niye karşı olduğum belli değil. değişiklikler şöyle;
memurlara toplu sözleşme hakkı veriliyor. (burda grev ile toplu sözleşmeyi birbirinden ayıralım. grev hakkı verilmiyor. toplu sözleşme ile verilen şey biraz havada kalıyor gibi. bu arada ben memura grev hakkına karşıyım.)
parti kapatılması zorlaştırılıyor. (demokrasi adına iyi gözükebilir ama bana sadece kürtlerden oy kapma telaşı gibi gözüktü. bir de şu var: parti kapatılsa bile partinin kapatılmasına sebep olan milletvekilinin milletvekilliği düşmüyor, mecliste görevine devam ediyor. siyasetten uzak kalma cezası da beş yıldan üç yıla düşürülüyor.)
kamu denetçisi diye bir şey çıkıyor. her vatandaşın, her kamu kuruluşu ile ilgili bilgi isteme ve bu bilgiyi sorgulama hakkı oluşuyor. (e güzel.)
hakim ve savcılar sadece adalet bakanlığı'na bağlı adalet müfettişleriyle denetlenebilecekler. şu anda kendilerinden daha kıdemli hakim ve savcılar aracılığıyla da denetlenebiliyorlardı. (yargının bağımsızlığına müdahale mi? sadece iktidara bağlı müfettişler tarafından denetlenmek?)
askeri mahkemelerin yetkileri ve çapları küçültülüyor. devlet güvenliğini ya da anayasal düzeni tehdit eden her şey sivil mahkemelerde görülecektir diyor. (iyi mi kötü mü bilemedim, farklı senaryolarda farklı sonuçlar çıkacaktır.)
anayasa mahkemesi 11 değil 17 üyeden oluşacak. bu üyeleri sadece cumhurbaşkanı değil, bir kısmını da meclis seçecek. (ne kadar çok üye o kadar demokratik ortam. ama meclis de üye atayınca, iktidar üye atamış olmayacak mı?)
anayasa mahkemesi üyeleri on iki yıllığına seçilecekler. (yuh.) her vatandaş, avrupa insan hakları sözleşmesi'ne aykırılık durumunda anayasa mahkemesi'ne başvurabilir. (bu biraz boşbeleş bi iş gibi geldi bana.)
1980 ihtilalinden, bir sonraki milletvekili seçimlerine kadar (1983 sanırım) olanlardan hesap sorulamaz, mahkeme açılamaz maddesi kaldırılıyor. (tamamen işkence görenlerden ve ailelerinden (sayıca çok olduklarından) oy alma hamlesi. bu saatten sonra evren'i yargılasan n'olur?)
genelkurmay başkanı, hava, deniz, kara kuvvetleri komutanları ile jandarma komutanları anayasa mahkemesi'nde yüce divan'da yargılanabilecekler. (demokrasi, demokrasi, demokrasi.)
aynı anda ve aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunabilecek. grev hakları çok genişletiliyor, iş yavaşlatma, iş durdurma vs... (bizim işçimiz bu işin bokunu çıkartır mı bilemiyorum.)
haliyle anayasa hukukçusu değilim. okuduklarımdan anladıklarım bunlar. halbuki chp bununla ilgili bize açıklama yapsa? dese ki şu madde sonucunda bu olur, bu maddeye karşıyız çünkü bu şu anlama gelir falan? hepimiz anlasak da ona göre karar versek? devlet buna bir şey yapması lazım.
sertab erener büyük kadın.
referanduma evet mi, hayır mı?
değişikliklere tabi anayasa maddelerinin mevcudunu ve talep edilenleri okudum. her biriyle ilgili, chp'nin neden karşı çıktığına dair bir açıklama aradım ama bulamadım. açıklama yapıldıysa da internette yok. tam chp'lik bir durum aslında. karşıyım ama niye karşı olduğum belli değil. değişiklikler şöyle;
memurlara toplu sözleşme hakkı veriliyor. (burda grev ile toplu sözleşmeyi birbirinden ayıralım. grev hakkı verilmiyor. toplu sözleşme ile verilen şey biraz havada kalıyor gibi. bu arada ben memura grev hakkına karşıyım.)
parti kapatılması zorlaştırılıyor. (demokrasi adına iyi gözükebilir ama bana sadece kürtlerden oy kapma telaşı gibi gözüktü. bir de şu var: parti kapatılsa bile partinin kapatılmasına sebep olan milletvekilinin milletvekilliği düşmüyor, mecliste görevine devam ediyor. siyasetten uzak kalma cezası da beş yıldan üç yıla düşürülüyor.)
kamu denetçisi diye bir şey çıkıyor. her vatandaşın, her kamu kuruluşu ile ilgili bilgi isteme ve bu bilgiyi sorgulama hakkı oluşuyor. (e güzel.)
hakim ve savcılar sadece adalet bakanlığı'na bağlı adalet müfettişleriyle denetlenebilecekler. şu anda kendilerinden daha kıdemli hakim ve savcılar aracılığıyla da denetlenebiliyorlardı. (yargının bağımsızlığına müdahale mi? sadece iktidara bağlı müfettişler tarafından denetlenmek?)
askeri mahkemelerin yetkileri ve çapları küçültülüyor. devlet güvenliğini ya da anayasal düzeni tehdit eden her şey sivil mahkemelerde görülecektir diyor. (iyi mi kötü mü bilemedim, farklı senaryolarda farklı sonuçlar çıkacaktır.)
anayasa mahkemesi 11 değil 17 üyeden oluşacak. bu üyeleri sadece cumhurbaşkanı değil, bir kısmını da meclis seçecek. (ne kadar çok üye o kadar demokratik ortam. ama meclis de üye atayınca, iktidar üye atamış olmayacak mı?)
anayasa mahkemesi üyeleri on iki yıllığına seçilecekler. (yuh.) her vatandaş, avrupa insan hakları sözleşmesi'ne aykırılık durumunda anayasa mahkemesi'ne başvurabilir. (bu biraz boşbeleş bi iş gibi geldi bana.)
1980 ihtilalinden, bir sonraki milletvekili seçimlerine kadar (1983 sanırım) olanlardan hesap sorulamaz, mahkeme açılamaz maddesi kaldırılıyor. (tamamen işkence görenlerden ve ailelerinden (sayıca çok olduklarından) oy alma hamlesi. bu saatten sonra evren'i yargılasan n'olur?)
genelkurmay başkanı, hava, deniz, kara kuvvetleri komutanları ile jandarma komutanları anayasa mahkemesi'nde yüce divan'da yargılanabilecekler. (demokrasi, demokrasi, demokrasi.)
aynı anda ve aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunabilecek. grev hakları çok genişletiliyor, iş yavaşlatma, iş durdurma vs... (bizim işçimiz bu işin bokunu çıkartır mı bilemiyorum.)
haliyle anayasa hukukçusu değilim. okuduklarımdan anladıklarım bunlar. halbuki chp bununla ilgili bize açıklama yapsa? dese ki şu madde sonucunda bu olur, bu maddeye karşıyız çünkü bu şu anlama gelir falan? hepimiz anlasak da ona göre karar versek? devlet buna bir şey yapması lazım.
sertab erener büyük kadın.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)