27 Temmuz 2010 Salı

marquis de sade

bu ara marquis de sade okuyorum. bilmeyenler için: ateist, nihilist, hiç bir şeyin doğaya karşı gelmemesi gerekliliğine inanan, ama asıl derdi olan bunları söylemeden önce, dikkatleri üzerine çekmek için, muhtemelen sizin de hakkında evvelden duyduğunuz, erotizm, pornografi ve sapkınlıkla öne çıkan yazar. o kadar uçta geziyor ki, bazen bayıyorsun. pedofili, ensest ilişki, tecavüz ya da aklına daha ne gelirse, insanın doğasında olduğundan "kötü" kabul edilemeyeceğini söylüyor. 'insandan ne gelirse kabulümdür' mantığı, yunus emre mi demişti; ona yakın bi' şey işte. bir yere kadar tamam da, çok zorlayınca atıyorsun kitabı bir tarafa.

ama şu var: bugün memleketin, hatta dünyanın vaziyetine bakınca, tek başına birey olarak insana değil de, daha güçlü kurumlara bakınca, hepsinin ister istemez insan doğasına yaklaştığını görüyorsun. dışarıdan çok güçlü ve zor gözüken bütün o müesseseler: (anayasa, iktidar, asker ya da bağımsız yargı mesela) bunların tamamı zora düşünce nasıl insan gibi hareket ediyor, nasıl eğilip bükülüyor fark edilmiyor mu? çok süslü ve bütünlük içinde yazılmış cümlelerle dolu anayasa, hemen delinebiliyor, anında değişebiliyor, sırf insani hususiyetlere ters düşüyor diye.

e sonuçta hepsi insan eseri, ne beklenebilir ki denebilir.
evet insan eseri fakat insanüstü amaçlar için, insanlar bireyken beceremedikleri şeyler için yaratılmışlar. yani olmaları gereken pozisyon zati insanın, vatandaşın, halkın, adını ne koyarsan koy, üstü. ama zora gelince insanlaşıyorlar işte. hemen insani pozisyon alıp yer değiştirebiliyorlar. o zaman da hiç bir yere ilerleyememişiz diyorum, hala ilk çağ, bilemedin orta çağ.

akşamları saynur tezel'le başbaşa yemek yiyoruz bazen, o da benimle aynı fikirde. mesela başbakan'ın anayasa mahkemesi kararına yanlış demesi bir ikimizi bu kadar şaşırttı galiba. yargının insanlaşmasına örnek olarak.
yargının bağımsızlığından benim anladığım özgürlük değil. son sözü söyleme yetkisi. bu adam suçlu diye karar alırsa mahkeme, o adam suçlu olmak zorundadır (yargıtay'a ıvıra zıvıra gitti farz edelim). şimdi mahkeme bu adam suçlu diyorsa ve bu karar daha hala sorgulanıyorsa orada düzen nasıl sağlanabilir? hele başbakan, mahkemenin ulaştığı sonuç yanlıştır diyorsa, bu her vatandaşa da hakkında verilen mahkeme kararını inkar etme şansını tanımaz mı? e o zaman toplumun hali ne olur?

yani teoride, kağıt üstünde böyle ilahi bir üstünlüğü var yargının. böyle bir gerçek pornografisinin olması lazım. artık ilk demokrasiyi, kuvvetler ayrılığını kim bulmuşsa bilmiyorum, oturup düşünmüş, demiş ki, bu o kadar yüksekte bir şey olmalı ki, insanlar artık onun üzerine konuşamasın ve düzen bu şekilde sağlanmış olsun. çok da iyi düşünmüş. ama şimdi halkdan önce başbakan bozuyor kuralı.

yalnız şu da var: bu bizim gazetecilerin bahsettiği gibi inanılmaz, skandal, tarihte bir ilk falan da değil. marquis'nin dediği gibi, eğer insan yapmışsa doğrudur. her şeyin tarihte önceden yapılmışı var. bizim sağcılara sorsan şimdi, bu memleket kendi başbakanını astı derler. halbuki aç bak, elli tane örneği var tarihte. ne ararsan, ne istiyorsan ve hatta istemiyorsan daha evvel yapmışlar. bir yerde bir şekilde olmuş. demek ki hiç bir şeye şaşırmayacaksın böyle can ataklı gibi gözlerini aça aça.

i just came to tell you that i am going - jarvis cocker

so it's goodbye forever

and i am sorry to tell ya'

but i am going away

yes i loved you once

but hey!

derken tam çenesinden tutup kaldırıyormuş kafayı.

7 Temmuz 2010 Çarşamba

düşün taşın

saydım, son on sene içerisinde dokuzuncu kez taşınıyorum. yuvarlarsan senede bir taşınmaya tekabül eder.
bunun altını çizmem, taşınmanın eziyetinden, ev bulma zorluğundan vs. değil. bunu söylüyorum, çünkü en sonuncusunda fark ettim, yarım günde taşınıyorum. 4-5 saat içerisinde, kamyonetle (kamyonla değil) iki sefer yaptın mı (biraz büyükse tek sefer de olur) taşınabiliyorum. ertesi sabah kalkıp hiç bir şey değişmemiş gibi işe gidebiliyorum yeni mahallemden.
yani demem o ki, pek yer kaplamıyorum, madden. dört saatlik işim var topu topu. ama manen, aklını alırım.

the smiths - some girls are bigger than others

(stüdyo versiyonu hızlı araba kullanırken tavsiye edilir.)